Google Zürih ofisinde iş bırakma eylemi: İşten çıkarmalar protesto ediliyor
Hareketsizliğin sorumlusu bulundu... Egzersiz yapmaktan kaçınıyorsanız nedeni bağırsaklarınız olabilir
16.03.2023 - Perşembe 05:04Bağırsak bakterileri, öğrenmeyi ve motivasyonu düzenleyen dopamin ve mutluluk, iştah ve cinsel istekte rol oynayan serotonin gibi ruh halini değiştiren nörotransmiterler üreterek zihinsel durumunu hatta uyku kalitesini bile etkiliyor.
Fareler üzerinde yapılan yeni bir çalışma, bazı bağırsak bakterilerinin fiziksel aktivite sırasında dopamin salınımını artırabildiğini ve bunun da motivasyonu artırmaya yardımcı olduğunu ortaya koydu.
Bu araştırma mikrobiyom yapısının, beyne sinyaller göndererek hareket etme isteğini etkilediğini, aktif insanların mikrobiyomlarının nadiren egzersiz yapan insanlardan oldukça farklı olabileceğini söylüyor.
Bahsi geçen araştırma, deney hayvanları üzerinde yapıldı. Araştırmacılar bağırsak bakterilerini antibiyotiklerle öldürerek veya sinir aktivitesini ya da dopamin salınımını kimyasal olarak bloke ederek iletişim bağlantısındaki herhangi bir adımı bozduğunda, bundan etkilenen hayvanlar daha az koşmaya başladı ve egzersize olan ilgilerini kaybetti.
class="medyanet-inline-adv">
Mikrobiyota veya mikrobiyom, bağırsak florasının son yıllarda kullanılan yeni bir tanımlamasıdır. Yani flora ile mikrobiyom, aynı şeydir. Mikrobiyota denen mikroorganizma topluluğunda, 100 trilyon kadar bakteri bulunuyor, toplam ağırlıkları 2-3 kilogram civarında yani vücut ağırlığımızın yaklaşık yüzde 2 ila 3'ünü bu bakteriler oluşturuyor. Mikrobiyota bakterilerinin sayısı, bizim kendi hücrelerimizin sayısından 10 kat daha fazla. Mikrobiyotadaki bakterilerin çoğunluğu, genelde kalın bağırsakta yaşıyor.
Prof. Dr. Vedat Göral
Testlerde mikrobiyotası iyi olan farelerde koşu testi başarılıyken, antibiyotik verilip bağırsaktaki bakteriler azaltıldığında, farelerin koşu isteği ve hareketliliği azaldı. Normal farelerde egzersizden sonra beyindeki dopamin seviyelerinin arttığı, ancak mikrobiyomu tükenmiş farelerde, bunun olmadığı bulundu. Yani mikrobiyotası iyi farelerin dopamin seviyesi daha iyiyken, mikrobiyotası azalmış veya kötü olanlarda dopamin seviyesi de azaldı.
Dopamin, hafıza, hareket, motivasyon, ruh hali ve dikkat süresi dahil olmak üzere birçok vücut fonksiyonunda önemli rol oynar.
BAĞIRSAK SAĞLIĞI GENEL SAĞLIĞIMIZI NASIL ETKİLİYOR?
Bağırsak sağlığımız tüm sağlığımızı etkiliyor. Hatta bağırsaklarımız ikinci beynimiz olarak nitelendiriliyor. Peki daha hareketli bir yaşam için mikrobiyom sayımızı mı artırmamız gerekiyor? Bunun için neler yapabiliriz?
Bugüne kadar yapılan araştırmalarda bağırsaklarımızın durumunun kalbimizi, bel çevremizin genişliğini, uykumuzu, ruh halimizi etkilediği, ayrıca diyabet ve bazı kanser türleri dahil olmak üzere çeşitli hastalık risklerinde önemli bir faktör olduğu yönünde bulgular elde edildi.
Bağırsak sağlığının genel sağlığı etkilediğini, mikrobiyomun öneminin bu noktada neredeyse tartışılmaz olduğunu vurgulayan İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral, sözlerine şöyle devam etti:
class="medyanet-inline-adv">
“Mikrobiyomlar da oldukça esnektir. Bağırsak böceklerimizin sayıları ve türleri, egzersiz yapıp yapmadığımız ve nasıl yaptığımız da dahil olmak üzere nasıl yaşadığımıza ve nasıl beslendiğimize bağlı olarak artıp azalıyor. Son yıllarda önemi daha iyi anlaşılan mikrobiyota bu nedenle insan sağlığı için çok önemli. Mikrobiyom eksikliği; depresyon, karında gaz, şişkinlik, karaciğer yağlanması, Alzheimer ve demans, huzursuz bağırsak ve bazı kanserlerin oluşması ile de ilişkilendiriliyor.”
'NE YERSEK OYUZ'
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı ise mikrobiyotamızın ikinci beynimiz olduğunu, bağışıklık sistemimiz, nörolojik fonksiyonlarımız ve sağlığımız için çok önemli bir hafıza ve destek sağladığını söyledi veyediklerimizin önemini "Ne yersek oyuz" sözleri ile dile getirdi.
class="medyanet-inline-adv">
King's College London'da genetik epidemiyoloji profesörü ve British Gut Project'in kurucusu Tim Spector, mikrobiyomlar için lif açısından zengin bitkiler ve besin değeri yüksek yiyecekler yemenin özellikle yararlı göründüğünü söyledi. Spector halihazırda çok fazla meyve ve sebze tüketenlere bile her hafta yedikleri bitki çeşitliliğini artırmalarını tavsiye etti. Spector, çok fazla lifli gıda yemenin mikrobiyomunuz için iyi olduğunu, yanlış yiyecekleri yemenin ise bağırsaklarınızdaki dengeyi hastalık teşvik eden mikroplar lehine değiştirebileceğini ifade etti.
BAĞIRSAKLARIMIZ BİZİ NASIL HARAKETE GEÇİRİYOR?
Peki nasıl oluyor da mikrobiyomumuz ya da bağırsaklarımız bizi harekete geçiriyor veya hareketsiz kalmamızı sağlıyor? Vücudumuzun hareketliliğine bağırsaklarımız yön veriyor diyebilir miyiz?
Göral, yapılan çalışmalara göre, bağırsakta mikrobiyom tarafından üretilen serbest yağ asitlerinin, duyusal nöronları uyardığını, bu duyusal nöronlardan gelen sinyallerin, egzersiz sırasında beyinde artan dopamin seviyelerine yol açtığını, dopaminin ise kişinin egzersiz isteğini artırdığını belirtti ve ekledi: “Bulgular, egzersiz yapma motivasyonunun ya da eksikliğinin bağırsak mikrobiyomunun durumuna bağlı olabileceğini düşündürüyor. O halde egzersiz için motivasyon, bu duyusal yolu uyararak geliştirilebilir.”
class="medyanet-inline-adv">
Penn Medicine'de mikrobiyoloji uzmanı olarak görev yapan ve çalışmayı yürüten Prof. Dr. Christoph Thaiss, Washington Post’a yaptığı açıklamada bağırsağın egzersiz davranışına katılımının, gıda varlığına yanıt olarak uzun zaman önce evrimleşmiş olabileceğini düşündüğünü belirtti. Zira binlerce yıl önce sık sık dolaşmaya çıkan, hareket halinde olan, keşfeden, düzenli olarak egzersiz yapan hayvanlar daha fazla yiyecek buldu, hayatta kaldı ve egzersizi teşvik eden bağırsak-beyin bağlantıları zamanla çoğaldı.
UC Riverside'da evrimsel bir biyolog olan Theodore Garland ise bu araştırmanın insanlar bağlamında hâlâ biraz teorik olduğunu ama egzersiz yapma veya yapmama motivasyonumuzun kısmen bağırsak bakterilerimizin bileşimine bağlı olabileceğini söyledi.
class="medyanet-inline-adv">
TEK SORUMLU BAĞIRSAKLAR DEĞİL AMA...
Peki insanların hareketsizliğinin tek suçlusu bağırsaklar mı?
Göral, hareket etmek istemeyenlerde; kansızlık, troid bezi tembelliği, depresyon, ortopedik arıza, kemik erimesi ve yaşa bağlı diğer problemler olabileceğini söyledi.
Bununla birlikte son yıllarda depresyonun bile mikrobiyota ile ilişkilendirildiğini, dolayısıyla kişinin hareketsiz olmasının bir sebebinin de bağırsak mikrobiyotasının kötü olması olabileceğini sözlerine ekledi.
GEREKSİZ ANTİBİYOTİK KULLANIMINI ENGELLEYİN
Peki antibiyotik alan laboratuvar farelerinin ve insanların fazla egzersiz yapmamalarının nedeni ilaçlara başlamadan önce kendilerini kötü hissetmeleri ve fiziksel aktiviteyi engellemeleri olabilir mi?
California Üniversitesi'ndeki bilim insanları, koşmayı seven farelerin mikrobiyomlarını yok ederek nasıl tepki vereceklerini de inceledi. Denek fareleri, çark üzerinde diğer farelerin yaklaşık üç katı kadar süre koştu ve sonuç olarak farklı mikrobiyomlar geliştirdi. Geçen yıl Behavioral Processes'te yayımlanan çalışma kapsamında, bağırsak bakterilerinin çoğunu öldürmek için bu maraton farelerinden bazılarına geniş spektrumlu antibiyotikler verildi. Hayvanlar, aynı şekilde yemeye ve yaşamaya devam etti. Ancak araştırmacılar, hayvanları koşu çarklarına yerleştirdiğinde, maratoncu farelerin koşu mesafesi epey düşük oldu.
UC Riverside'dan Dr. Garland, yeni deneyin mikrobiyomun atletik hayvanların koşma isteğini "ne kadar etkilediğinin" altını çizdiğini söyledi.
Göral ise, antibiyotiklerin gerçekten mikrobiyota sayısını azalttığını, özellikle çocuk ve yetişkinlerde gereksiz, rastgele ve uzun süreli antibiyotik kullanılmaması, ağrı kesici ilaçların mümkünse azaltılması, doğal beslenilmesi, katkı maddesi içeren gıdalardan uzak durulması gerektiğini belirtti ve ekledi:
“Özellikle çocuklarda antibiyotiklerin çok sık kullanılması, ileriki yıllarda iltihabi bağırsak hastalığına neden olabilir. Antibiyotik kullanılacaksa hafif etkili olanlarını kısa süreli kullanmak gerekir. Bizim toplumumuzda çok fazla antibiyotik kullanılıyor ancak bu doğru bir uygulama değil.”
MİKROBİYOTAMIZIN DURUMUNU NASIL BİLECEĞİZ?
Mikrobiyota testi veya SIBO testi ile mikrobiyotamızın nasıl olduğunu öğrenebileceğimizi belirten Göral, mikrobiyotanın bozuk olması durumlarında, probiyotiklerin kullanılması gerektiğini söyledi.
Probiyotiklerin, eczanelerde kapsül, tablet ve şase şeklinde bulunabileceğini vurgulayan Göral, doğal olarak probiyotik içeren besinleri de sıraladı: "Yoğurt, kefir, lahana turşusu, salatalık ve sarımsak turşusu vb. gibi bazı ürünlerde probiyotik bulunur ama yoğurt ve kefirdeki doz, probiyotik ilaçtaki dozdan az olabilir."
Göral, mikrobiyom sayısı az olanların daha az hareket ettiğini, daha hareketli bir yaşamın da mikrobiyom sayısını artırdığını, dolayısı ile bir kişi düzenli egzersiz yapıyorsa veya egzersizi seviyorsa, büyük olasılıkla mikrobiyotasının iyi olduğunu ifade etti.
Peki bağırsak sağlığımız için ne yapmalıyız? Probiyotik alarak veya bağırsaklarımızdaki faydalı bakteri sayısını artırarak egzersize olan ilgimizi artırabilir miyiz?
Göral, mikrobiyotamızı korumak veya artırmak için, özellikle çocuk ve yetişkinlerde gereksiz yere ve rastgele antibiyotik kullanılmaması, ağır etkili ve uzun süreli antibiyotik kullanılmaması, ağrı kesici ilaçların mümkünse fazla kullanılmaması, sigara, alkol tüketilmemesi, dışarda pişmemiş/çiğ sebzeli gıdalar veya açıkta satılan gıdaların tüketilmemesi, doğal beslenmeye yönelinmesi ve katkı maddesi içeren gıdalardan uzak durulması gerektiğini ifade etti.
PROBİYOTİK ALARAK EGZERSİZE İLGİMİZİ ARTIRABİLİR MİYİZ?
Probiyotik veya probiyotik etkili gıdaları alarak, bağırsakta faydalı bakterileri artırmak mümkün. Bu da egzersize ilgimizi artırabilir. Dahası gaz, şişkinlik, karaciğer yağlanması, ileriki yaşlarda demans ve bazı önemli hastalıklara karşı da korunmuş oluruz.
Mikrobiyolog Thaiss da "Probiyotik alarak, beslenme şeklimizi değiştirerek ya da başka bir şekilde bağırsak bakterilerimizi değiştirerek egzersize olan ilgimizi artırabilir miyiz?" sorusuna "Muhtemelen evet" diye yanıt verdi ve ekledi: “Fare çalışmaları, egzersizin kendi başına en iyi motive edici olabileceğini öne sürüyor. Antrenman yaptığımızda mikrobiyomumuzu yeniden oluşturuyoruz ve yenilenen bağırsaklarımız egzersiz yapma isteğimizi güçlendiriyor gibi görünüyor.”
Geçen yıl yapılan bir araştırma, elit kros kayakçılarının bağırsaklarının, zorlu bir sezonun ardından sağlıklı sporcu olmayanların mikrobiyomlarına göre daha az bakteri türü içerdiğini buldu.
BAĞIRSAK BEYİNLE NASIL KONUŞUR?
Geçtiğimiz Aralık ayında Nature'da yayımlanan, farelerin bağırsaklarını ve beyinlerini derinlemesine irdeleyen başka bir iddialı çalışma da Pennsylvania Üniversitesi bünyesindeki Perelman Tıp Okulu'ndan bilim insanları ve diğer kurumlar tarafından gerçekleştirildi.
Araştırmacılar farklı günlük mesafelerde koşan sekiz fare türü toplayıp onları genotiplemeye ve bağırsaklarında, kanlarında ve beyinlerinde egzersiz öncesi ve sırasında salınan binlerce molekülü kontrol etmeye başladı. Ayrıca bazı farelere antibiyotik verildi, diğerleri doğuştan mikrobiyomları olmayacak şekilde yetiştirildi. Farelerin hareket etmelerine izin verildi.
Daha sonra sağlam mikrobiyomları olan mutlu koşan farelerden alınan dışkı örnekleri bağırsak bakterisi olmayan farelere nakledildi.
Bu süreçte toplanan veriler sayesinde bağırsaktan beyne, egzersizle etkinleştirilen doğrudan bir iletişim bağlantısı olduğu ortaya çıktı. Bu iletişimin, egzersiz sırasında bağırsakta belirli moleküllerin salınmasıyla başladığı ve daha sonra bağırsağı ve orta beyni birbirine bağlayan özelleşmiş sinirleri uyardığı tespit edildi.
Bilim insanları ayrıca, hayvanların bağırsaklarındaki birkaç spesifik bakteri türünün miktarına bağlı olarak beyinleri ne kadar fazla dopamin üretirse farelerin o kadar çok koştuğunu da ortaya koydu.
ALINTI KAYNAK: https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/hareketsizligin-sorumlusu-bulundu-egzersiz-yapmaktan-kaciniyorsaniz-nedeni-bagirsaklariniz-olabilir-42233887